4 Ekim 2011 Salı

aslında özümüzde çok iyi insanlarız.



şarkılara endeksli yaşamak ne fena.. elinle kenara ittiğin ne varsa topluyor başına. ihtar dinlemiyor dayak dinlemiyor. zaten tüm zararların kendini hedef aldığından mazoşist olup çıkıyorsun.

bu şarkıyı da çok severim. bana çok sevdiğim, çok sevdiğimden haberi olsa çoğalmamı gerektircek, kendime has yöntemlerimle aramı uçurum ettiğim birini hatırlatır hep. bunları boşver ne haber aşktan? diyeniniz varsa.. aşktan korkarım ben, anlamış olmalısınız. 



çoğu zaman, özellikle de yalnızken.. nasıl da giydiriyoruz değil mi hayata? ÖF diyoruz NASIL BİR TEKRARA DÜŞÜRDÜN BENİ KÖPEK HAYAT diyoruz. yetmiyor. belki rahatlamana yetiyor ama o tekrarın verdiği kasvet içine dışına işliyor.



ama!

gün geliyor, çoğalıyoruz. (ikili ilişki üstünden yola çıktığım için, iki idealdir) iki oluveriyoruz. hayat yola giriyor. OH diyoruz SONUNDA DÜZELDİM! basıveriyoruz bağırlara hayatlarımızı. 







bu tam anlamıyla iki yüzlülük değildir de nedir!?

sen kalk söv söv, sonra birden HAYAT ÇOK GÜZEL diyen bir sevgi pıtırcığına dönüş. sen ne bekliyorsun ki karmadan, evrenden? dengesini bozuyorsun zaten hayatı bir seven bir sevmeyen hallerinle..



ey insanoğlu! hayatı sev. boktansa da sev.
ey insanoğlu! büyüklük sende kalsın sev şu hayatı. çocuklara kötü örnek oluyorsun bak.
ey insanoğlu, şş insanoğlu! yüzüme bak yüzüme seninle konuşuyorum! havada çiçekte böcekte değilim, hey! uçmuş uçmuş. aptal aşık.


ey insanoğlu! istersek hayat hepimize gösterir gökkuşağını..

"bütün kara parçalarında afrika dahil"






1 yorum:

çayda eriyen şeker