26 Kasım 2011 Cumartesi

bebelele çokomel

kucağında bebek olan annelere gülümsememek istiyorum ama engelleyemeyip gülüveriyorum. iki yüz buldu diye hemen bebekle daha çok ilgilenmeler, kimseyle konuşurken kullanmadığı ses rengiyle yüksek desibelle konuşmalar.. aman allahım! mesafeli bir gülücükse kullandığım, hemen bebek üstünden benimle konuşur gibi bebekle konuşmalar etmeler.. :) garip dimi?


bunların hepsi kaldırılabilir şeyler ama, bir nokta var ki es geçmem mümkün değil. geçenlerde aynen yaşandı.



yer:otobüs


çocuğu kucağında anne: (gözümün içine bakarak)gel kıjıııım oturalım buraya.


bebek: ıgığvığığığğğ


ben: (gülümsüyorum)


bebek: açh!


çka: aç kapıyı şoför. aç şoför amca, de kızım.


bebek: açh!


çka: aç amcası kapıyı.


bebek: nnnnnn-ni


çka: an-nem! ON-NÖM!


bebek: nnnnn-nee


çka: anneciiiiiiiiiiiiim bak burda ne var tut burdan annem. heh afferim kıjımaaaa!


bebek: gğğğğggğğğ. (derken beni keşfedip kim bu yabancı der gibi inceliyor)


ben: (bebeğe gülümsüyorum)


bebek: (heyecanlanıyor bişiyler bişiyler, uçmak ister gibi kanatlarını -a pardon- ellerini aşağı yukarı hareket ettiriyor, bebek işte..)


çka: kim var orda anneeem? TEYZE Mİ VAAAAAAAR. AAA MERABA TEYZESİİİİİİİİİİ! NAŞIIIĞŞIN TEYJEŞİİİİİİ? MEYEBAAAA!

iç ses: len bi sus!






 işte tam o an ne yeni anne olmuş o kadın, ne de o bebek sempatik geliyo gözüme. yahu sen erken anne olduysan benim suçum ne ya? TEYZE NE TEYZE!


çözüm pratik: kulaklığı kulağıma takıp, sesi de kökleyip, camdan dışarıyı seyredalmak.


unutmadan, o kadına not: ..........sinirimden seslenemedim bile. 

neyse ya, amaaaaaaaaaan! :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

çayda eriyen şeker